Futbolda Anadolu yürüyüşü
Bir dönemler Eskişehirspor, Adanaspor ve Samsunspor’un yaşadığı başarılar Anadolu’yu gururlandırırken, iki sezondur bayrak Sivasspor’un ellerinde.
Mithat Fabian
Sözmen
Tanıl Bora, geçtiğimiz Pazartesi günü Radikal’deki yazısına çok doğru ve güzel bir cümleyle başlamıştı: “Bülent Uygun’un dilinde hiç yakışmıyor ama!- ‘ihtilâl’, ‘devrim’…” Doğru söze ne hacet! Lakin ortada bir gerçek var ki 2 senedir hızı “ha kesildi ha kesilecek” diye her hafta dedikodusu yapılan Sivasspor adım adım şampiyonluğa doğru ilerliyor. Olabilir mi, olamaz mı ukalalığa kaçmadan bir şeyler söylemek güç! Zaten 18 yıllık futbol izleyiciliğimden öğrendiğim bir şey varsa o da tahminde bulunmaktan mümkün olduğunca kaçınmanın en makul yol olduğudur. Zira ömür boyu unutamayacağımız enstantaneler yaratma konusunda bir hayli becerikli olan sporcu milletinin ne yapıp ne yapamayacağını biz “çokbilmişler” asla tam olarak kestiremeyiz.
Tarih dersi vermek haddime düşmez ama gelin geçmişten birkaç ihtilalciyi anıverelim. 1968’den 1989’a, Anadolu’nun üç farklı köşesinden çıkıp İstanbul’a korku düşüren kulüplerimizi hatırlayalım: Eskişehir’i, Adana’yı ve Samsun’u…
KIRMIZI ŞİMŞEKLER
Yaşadıysanız zaten bilirsiniz de benim gibi yaşı tutmayanlar için diyorum: “70’lerde Eskişehirspor bir başkaymış.” Hala okumadıysanız Özgür Topyıldız’ın nefis “Anadolu Yıldızı Eskişehirspor” kitabını, ben size böylece özetleyeyim. Eskişehirspor’un, 60’ların sonunda başlayan ve 75/76 sezonuna kadar süren yürekli yürüyüşü, İzmir’i saymazsak Anadolu’dan yükselen ilk isyan sesiydi. 3 ikincilik, 2 üçüncülük, 2 de dördüncülük sığdırmışlar 69-75 arasına. Bir Türkiye Kupası ve Avrupa zaferleri de cabası. Sıra dışı ve asi tavırları taraftarlarına da sirayet etmiş ve efsane amigoları Orhan’ın önderliğinde dönemin en ateşli ve renkli tribün hareketi oluşmuş. “Fethi-Nihat-Ender/Filelere Gönder”li naif tezahüratlardan, rakiplerine bir yandan korku bir yandan da ilham veren tribün şovlarına, futbolun hakikatinin her çeşidini yansıtmışlar spor kültürümüze. Eskişehirspor diyince Fethi Heper’i unutmak olmaz. O sadece rekortmen bir golcü değil aynı zamanda Türkiye tarihinin futbolculuktan sonra profesörlüğe yükselen ilk ismidir. Brezilyalıların felsefe doktoralı Socrates’i varsa bizim de Profesör Fethi Heper’imiz var yani.
TURBEYLER
70’lerin sonu ve 80’lerin başında en şaşaalı günlerini yaşayan Akdeniz takımlarından bir tek Adanaspor şampiyonluğa yaklaşabilmiştir. 80/81 mevsiminin yenik, sıkılgan ve postallı havasında Fenerbahçe averajla küme düşmekten kurtulur, Trabzonspor aldığı 7 mağlubiyete rağmen şampiyon olurken güneyin en büyük şehrinin “Turuncu tarafı” neredeyse ipi göğüsleyen taraf olacaktı. Şampiyonluk umutlarını sonlandıran kaybın, 28. haftada komşu Mersin’de gelmesiyse -ki Mersin İdman Yurdu o sene küme düşmüştü- Çukurova’nın doğusu ve batısında farklı ruh halleri yaratmıştı doğal olarak. O günden bugüne Adana’yı ve Mersin’i kaplayan spor sessizliği ise bir Akdenizli/Çukurovalı olarak en hayıflandığım hadiselerden biridir (Mersin’in 83’teki Türkiye Kupası finalini saymazsak).
GOLCÜLERİN ŞEHRİ SAMSUN
“Her ölüm erken ölümdür” demiş ya Cemal Süreya, ya böylesine ne denir? Samsun’un 85’ten 88’e büyüklere korku salan armadasını, hiçbir şeyin değil ama 20 Ocak 1989’daki o elim trafik kazasının parçalaması kadar acı ne olabilir? “Zoolog Roberto Fontanarosa der ki: “Nesli tükenen iki tür var biri panda ayıları, biri de golcüler.” 80’lerde Samsun’un böyle bir sıkıntısı yoktu. Golcülerin şehridir Samsun ve kırmızı beyazlıların 85’teki ilk yükselişinde Tanju Çolak’ın payı büyüktür. O, “Hayatta üç hayalim var; biri Galatasaray, biri Hülya Avşar, biri de BMW” deyip Samsun’u terk ettiğinde geride hala taş gibi bir takım vardı, ta ki o canavar kazaya kadar. 80’lerin unutulmaz Samsun takımı, iki lig üçüncülüğü bir de dördüncülük elde etmiş ama belki de en kıymetlisi kente renkli bir futbol ekolü miras bırakmıştır.
Adını anamadığım Göztepe, Altay, Ankaragücü, Kocaelispor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği gibi camialar kusura bakmasın. Elbette daha nice takım vardı bizleri heyecana sürükleyen. Şimdiyse Sivas’ın Yiğidoları, Anadolu’nun yegâne muzaffer devrimcisi Trabzonspor’un ardılı olarak tarihe adını yazdırma peşinde. Bol şans Sivas, Anadolu arkanda!
http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=50321
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
fanatik_1954@hotmail.com