23 Kasım 2010 Salı

Adanaspor ve Dorde Miliç…

Miliç:Her şeye Adanaspor için katlanıyorum…Eğer Federasyon çalışma izni vermezse sezon sonu ülkeme döneceğim.
Adanaspor ve Dorde Miliç…
Üç-beş yıl önce Miliç’siz bir Adanaspor düşünülemezdi… Güney’in Turuncu-Beyazlı denildimi, akla hemen Miliç gelirdi… Attığı goller ve oynadığı futbolla Adanaspor’un adeta sembolü olmuştu Yogaslav futbolcu…

Şimdi yan yana, yine iç içe bu iki isim…
Ama bir farkla… Miliç artık futbolcu olarak değil, teknik adam olarak Adanaspor’da… Hem de, sıradan bir teknik adam olarak değil, bunalımlı bir dönem geçiren Adanaspor’u en alt sıradan alıp, sessiz ve derinden aydınlığa çıkaran bir futbol adamı olarak…
Miliç kasım ayında ‘’son umut’’ olarak Adana’ya geldiği zaman Adanaspor dört puanla 16.sırada bulunuyordu…
Turuncu-beyazlı takım şimdi 20 puanla sekizinci sıraya yerleşmiş durumda… Bursaspor’un aynı puanla, ancak averaj üstünlüğü ile dördüncü sırada bulunduğunu anımsatırsak, Adanaspor’un ve de Miliç’in az zamanda büyük işler başardıkları da kendiliğinden ortaya çıkacak…
—Eee Miliç işler iyi gidiyor ama hiç sesin çıkmıyor…
-Ben konuşmayı değil, iş yapmayı severim…
—Bu kadar kısa zaman ortaya çıkan başarıyı neye bağlıyorsun?
—İyice bakıldığında bu başarının bir kişiye bağlı olmadığı görülecektir… Başarıda kendimi üçüncü sıraya koyuyorum… İlk sarayı futbolcularım, ikinci sırayı yöneticiler alıyor…
—İşe başladığın zamanki Adanaspor’la şimdiki arasında ne gibi farklar var?
—Açık söyleyim işe başladığım gün karşımda ruhsuz bir takım buldum… Şanssızlıklar da üst üste binmiş, takım bir sakatlar topluluğuna dönüşmüştü…
Necip, Ertuğrul, Harun, Vedat, Selahattin ve İsa ardı ardına sakatlanarak kadrodan ayrı kalmışlardı… Şu ana kadar Adanaspor’un gerçek 11’ini sahaya çıkartamadım…
—İyi ama ortada inanılmaz bir tırmanış var… Bunun nedenleri olmalı…
—Şu kadarını söyleyeyim, Türkiye’yi ve Türkleri çok iyi tanıyorum… Dört yıl Adanaspor’da, iki yıl Beşkiktaş’ta futbol oynadım… Hiçbir şey benim için yabancı değil… Belki de tırmanışta bunun rolü olmuştur… Üstelik ben Adana’yı çok seviyorum… Adanalı da beni çok seviyor… Bir İsa, bir Selahattin ve sakatlar takıma yerleştikten sonra öyle umuyorum ki, başarımız daha da artacak… Takımın başında olduğum süre içinde dışarıda oynadığımız 5 maçta dört puan aldık… Kendi sahamızdaki yedi maçın 5’ini halibiyetle kapattık. Geldiğimden beri sadece Galatasaray’a yenildik… Sekiz lig maçında hiç gol yemediğimizi de hatırlatmak isterim… Belki oynadığımız oyun otoritelerin gözüne hoş gelmeyebilir ama, biz öncelikle sonuca gereksinme duyuyoruz… Ve değişik futbol oynuyoruz.
—Peki, Adanaspor için iyi bir derece söz konusu olabilir mi?
—Ben Türkiye’ye Adanaspor’un kümede kalmasına yardımcı olmak için geldim… Herhangi bir iddiada bulunamam… Sadece kümede kalacağımızı söyleyebilirim...
—Ancak futbol federosyonu sana Türkiye’de gerekli çalışma izni vermiş değil… Bunu nasıl karşılıyorsun?
—Bu konuda Adanaspor’un sayısız girişimleri oldu… Ancak bir sonuç çıkmadı… Ben Yogoslavya’da Yüksek Spor Okulu’nu bitirdim… İzinsiz çalıştığım için Türkiye’de turist olarak kalıyor ve takımımı trübünden izliyorum. Adanaspor için bugün buna katlanıyorum. Ancak gerekli izin verilmezse kesin konuşuyorum, sezon sonu memleketime dönerim…

İlker ateş’in 1978 yılı röportajından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

fanatik_1954@hotmail.com