Facebook sayfamızı ziyaret ediniz.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

12 Nisan 2010 Pazartesi

Adanaspor 1981 1982 sezonu 1


ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;

beşiktaş, zayi ilanı verdi...

beşiktaş fırtına gibi girdiği adanaspor oyunun ilk onbeş dakikasından sonra ali sami yen'in santrasına bir zayi ilânı bıraktı...

"ben artık yokum..."

rausch, fenerbahçe kornerleri için inecek bir havaalanı ararken beşiktaş arka direği hedef alan kornerlerden ikincisinde, yani 3. dakikada b. haluk'un kafasından tek golü kazandı...

sonra?.. sonra koca beşiktaş, koca bir transatlantiğin limandan uzaklaşışı gibi, gitgide golden uzaklaştı...

* * *

adanaspor maçın 20. dakikasından sonra, beşiktaş takımı pamuk gibi olsun diye unuttuklan pamukbank levhasını necdet'in arkasındaki piste doğru sürdüler...

adanaspor son 5 yılın en cesur deplasman maçını oynadı. beşiktaş geri dörtlüsü ile orta sahasının "ölüler evinden hatıralar" romanını okuması, turuncu-beyazlılara özer'li bir beraberlik getirdi...

* * *

serdar oynatılır mıydı?.. 3 maç oynamayan serdar, dünkü dördüncü maçta hiç oynamayıp, benim ecel terleri dökerek cevaplamam gereken soruyu kendi cevaplandırdı. teşekkür ederim...

serdar kendi formsuzluğu tarafından çelmelenip her yere düştüğünde hakeme karnından konuşan bir vartrlog gibi itiraz etti. iyi ki, vantrloglara futbolda sarı veya kırmızı kart gösterilmiyor.

bora bir türlü gol kafalarının vurulacağı noktalara gelmedi... anlaşılan saçına düşkün, bozulmasını istemiyor.

necdet ve a. kemal ehliyetsiz ellerdeki iki spor araba gibi... baş döndürücü süratleri var ama ne zaman gol, ne zaman trafik kazası yaparlar, belli değil...

miliç 2 hafta önce: "beşiktaş şampiyon olur" dedi... dünkü maç miliç'e ne dedi?.. "şimdilik bu lafı gazete manşetlerinden alda, tekrar asmak için önümüzdeki haftaları bekle" dedi...

12 ekim 1981



dönem gazetesinden;

adanaspor, gaziantep'ten puan çıkardı: 2-2

hava açık... ısı 28 derece... seyirci 20 binin üzerinde... saha çim ve futbola elverişli... genç takımlar maçında adanspor, gaziantep'i 74. dakikada rafet'in golüyle 2-0 yendi... maç başlamadan evvel vali ve belediye başkanı iki takımın kaptanlarına birer buket çiçek verdiler...

maçı emin tuncalı yönetti. yardımcılıklarını a. irfan ada ve salih yazıcı yaptı.

gaziantepspor teknik direktörü halil güngördü ve adanaspor teknik direktörü tamer güney...

Haırlık maçları:

Hazırlık maçı:

Yazılar macanıları.com.dan

10 Nisan 2010 Cumartesi

Bora Öztürk 1980 1981 sezonu.




mikrofonlarımız inönü stadı'nda" lafı ile "tamam" diyoruz. "beşiktaş attı işte. kesin necdet atmıştır. şekerbegoviç'tir belki de ortayı yapan" diyoruz. fakat o da ne? stadyumda derin bir sessizlik! ee??? ee si var mı, tabii adanaspor atmış golü. üzülüyorum ama "olsun" diyorum. "daha maçın bitmesine çok var" ilk yarı bitiyor, devre arası geçmek bilmiyor.

ikinci yarı oluyor, biraz top oynanıyor, yine dakikalar, yine skorlar, inönü stadı'ndan ses yok. "mikrofonlar yine inönü stadında" ve yine "derin bir sessizlik". adanaspor 2-0 önde! heyecan ve ümitsizlik artıyor. bu arada diğer stadlar araya girip muhabbetin içine ediyor. 5-10 dk sonra tekrar mikrofonlar inönü stadında. bu defa seyirci uğultusu bizi sevindiriyor. kesin gol var! fakat hayır, gol değil, beşiktaş penaltı kazanmış. topun başına golcü necdet geliyor. %99 gol. ama necdet vuruyor, seyirci "gol" diye bağırmıyor. coşkulu haykırış yerine bir pişmanlık iniltisi yükseliyor tribünlerden. kaleci kornere çeliyor. kornerde topun başına şekerbegoviç geliyor, ortalıyor ama yine bir bok olmuyor. 5-6 dakika sonra ceza sahasına yakın bir yerden frikik kazanılıyor. herkes şekerbegoviç vuracak derken bora gelip vuruyor ve gol! bora frikik atar mıydı ya? atıyormuş demek ki! ne güzel, 2-1 oldu. bora da miliç'e en güzel cevabı verdi. ama yetmiyor ve 90 dk. adanaspor'un 2-1 galibiyetiyle bitiyor. üzülüyoruz ama kimseye çaktırmıyoruz. yavaşça radyoyu kapatıp salona süzülüyoruz.

bu maç beşiktaş'ın türkiye 1. liginde 10 yıl boyunca sahasında oynadığı 112 maçta kendi sahasında hiçbir deplasman takımına yenilmemesinin başlangıcı oluyor. bizler de bu yenilgisizliği 4-5 yıl sonra farkediyoruz. ve arasıra bu maçı anıyoruz. arkadaşlara hava atıyoruz "kendi sahamızda ligde en son 1983'te adanaspor'a yenildik, golü de bora attı" diye.



Bora Öztürk: 1980-81 sezonunda Adanaspor'da gol kralı olmuş eski futbolcudur. 1980'lerin başında Adanaspor'dan sonra Beşiktaş forması giymiştir. Gol Kralı olduğu sezon, attığı 15 golün 5'ini aynı maçta atmış olması da ilginç bir nottur. (Boluspor maçı, 6-1)

1955'te Ankara'da doğdu. Futbolculuk döneminde Balıkesirspor, Zonguldakspor, Altay ve Adanaspor'da oynadı. Daha sonra Beşiktaş'ta oynamıştır. Adanaspor'da iken 1980/81 sezonunda 15 golle gol kralı olmuştur. Gol kralı olduğu sezon attığı gollerin üçte birini 6-1'lik Boluspor maçında atmıştır. Beşiktaş'tayken 1982 ve 1986'da lig şampiyonluklarını kazanan futbolcu, 1987-88'de Altınordu, 1988-89'da Sümerbank Beykoz'da oynadıktan sonra futbolu bıraktı. 1997'de kanserden vefat etti.

9 Nisan 2010 Cuma

Adanaspor Müslüm toprak,Gündüz tekin onay 1980 1981 sezonu 7





sezonun ilginç olayı.

Adanaspor Başbakanlık Kupası 1980 1981 sezonu 7




Boluspor 2. Başbakanlık kupasını 31 Mayıs 1981 günü Ankara 19 Mayıs Stadyumunda Adanaspor’ u 3-1 mağlup ederek kazanmıştır.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Adanaspor 1980 1981 sezonu 6


EN ÇEKİŞMELİ SEZON
Birinci Lig'de puantaj olarak en çekişmeli sezon 1980-81 oldu. Takımların galibiyet sayıları birbirlerine o kadar yakın oldu ki, ligi 2. sırada tamamlayan Adanaspor 34 puan toplarken, düşen Rizespor'un ise 29 puanı vardı.

FENERBAHÇE AVERAJLA LİGDE KALDI
Lig tarihinin 17 kezle en çok şampiyon olan takımı Fenerbahçe, 1980-81 sezonunda küme düşmekten gol averajıyla kurtuldu. Rizespor'un 29 puanla ligden düştüğü sezonda, Fenerbahçe; Altay, Adana Demirspor ve Boluspor ile birlikte aynı puanı toplayarak, gol averajıyla ligde kaldı.




6 Nisan 2010 Salı

Adanaspor 1980 1981 sezonu 5



babamın ilk döneminde 1974 senesinde adanaspor lig dördüncüsü olmuştu. flaş bir takımı vardı. takımda daha sonra fenerbahçe'de ve dünya karması'nda oynayan isa vardı. timuçin vardı, daha sonra o da fenerbahçe'de oynadı. köksal mesci vardı, o da daha sonra trabzonspor'da oynadı. iddialı, iyi bir kadroydu, türkiye liginde iş yaptı, ses getiren oyuncuları oldu. daha sonra babamın ikinci döneminde, 1980-81 sezonun da adanaspor ligi ikinci bitirdi, fenerbahçe maçı mesela 3-3 bitmişti. biz üç kere öne geçtik, onlar üç kere beraberliği yakaladılar. o yılın efsane takımı gaziantepspor bize namağlup lider geldi, 2-0 yendik. ilkokul 4. sınıftaydım, adana'da celalettin seyhan ilkokulu'nda okuyordum.
Yavuz yıldırım Mustafa Uçar'ın derleyip kitapa aktardığı Güntekin onayın anıları.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Adanaspor 1980 1981 sezonu 4





maçtan önce, geçtiğimiz hafta içinde ölen, adanaspor teknik direktörü coşkun özarı’nın babası için saygı duruşunda bulunuldu.
ünlü ses sanatçısı ibrahim tatlıses maçtan önce her iki takımın kaptanlarına birer buket çiçek verdi, fotoğraf çekilip başarı dileklerinde bulundu.

4 Nisan 2010 Pazar

Adanaspor 1980 1981 sezonu 3




ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;

trabzon'da olay var....

yılbaşından sonra oynanan adanaspor maçında sinan'ın son 5 dakikaya girilirken attığı bu golden sonra saha karışıyor, olaylar istenmeyen boyutlara ulaşıyordu. futbol federasyonu'nca 1 maç saha kapatma cezası verilen bu karşılaşmanın ardından ilk yarıyı 25 puanla lider tamamlayan trabzonspor en yakın rakibine de tam 6 puan fark atmıştı. bu, bugüne kadar türkiye ligi'nde ilk yarı boyunca hiç ulaşılamayan bir rekordu. sümer'in genç kramponları, mevsim başında kendilerini eleştiren kesime daha şampiyon olmadan, bu rekorla hakettikleri mesajı da geçmiş oldular.

o sene trabzonspor şampiyon oldu. ciddi bir şampiyonluk yarışı oldu aralarında, hatta çok polemikli de bir maç vardır; trabzon'daki trabzonspor-adanaspor maçı. çizgiyi geçmediği halde hakemin gol verdiği pozisyonla maçı kaybetmiştik. timuçin topu kafayla çizgiden çıkarmıştı ama hakem gol verdi. o maç şampiyonluk yarışında trabzonspor'a ciddi bir avantaj sağlamıştı. gerçi o zaman 2 puanlık sistem vardı ama hâlâ aklımdan çıkmaz. ben trabzon'daki o maçta yoktum fakat adanaspor'un o sezon içerideki bütün maçlarına gittim. o dönemi maç maç hatırlıyorum. detaylan, golleri, kimin attığını...
Yavuz yıldırım Mustafa Uçar'ın derleyip kitapa aktardığı Güntekin onayın anıları.

bir sonraki gün çıkan gazetede maçla ilgili nihat geven'in şu notları var;

adana demirspor'un daha başarılı göründüğü maçtan iki puanla ayrılan turuncu-beyazlılar ligde ikinciliğe yükseldi.

hava açık, ısı 18 derece... saha çim, futbola elverişli. tribünler tamamen dolu... gençler maçında ise adana demirspor 3-0 galip geldi.

adana'da futbol deyince adanaspor ve adana demirspor vardır ve ikisi tamamen ayrı iki camiadır. bizim adana demirspor camiasından da çok yakın aile dostlarımız var. mesela adana demırsporlu füze selami ya da voleybolcu nalanla soner'in babası muharrem gülergin gibi. bu iki takımın aralarında çok büyük bir rekabet vardır ama bu bizim bildiğimiz anlamda, fe-nerbahçe-galatasaray rekabeti gibi düşmanca bir rekabet değildir. orada da iki taraf arasında bir çekişme vardır ama düşmanlık, kutuplaşma yoktur. daha çok iki kardeşin birbiriyle didişmesi gibidir.

adanadaki çocukluğumu düşündüğümde beni en çok şaşırtan şey, çok tuhaf bir şekilde bizim okulda hiç adana demirsporlu olmayışıdır. mahallede de bir tane vardı. tek bir tane. herkes adanaspor'u ya da üç büyüklerden birini tutardı. yani istanbul takımlarını bile tutan vardı da adana demirspor'u tutan yoktu. iki takım arasındaki fark adanaspor'un daha elit, kentin önde gelenlerinin, zenginlerin, aristokratların takımı gibi oluşuydu. adana demırspor ise çalışan kesimin, işçi kesiminin takımı diye bilinirdi. adana demirspor'un daha çok taraftaruı vardı. bunu demirspor'un daha eski olmasına bağlarlardı. oysa adana demirspor 1940, adanaspor 1954'te kuruldu. aralarında sadece 14 sene fark var aslında. ama buna rağmen demirspor daha köklü takım gibi söylenir.

bu iki takımın arasındaki maçlarda stad ortadan ikiye bölünür yarısı adanaspor, yarısı adana demirspor olurdu. buna karşılık adana ya da adana demirspor başka takımla oynadığında, kiminle oynarlarsa oynasınlar içerdeki maçlar tıklım tıklım dolardı. ikisinin de ayrı bir taraftar kitlesi vardı. eskiden adana demirspor taraftarının daha ateşli, adanaspor'un daha centilmen ve daha renksizdi, hâlâ da öyledir. maçlarda stadın coşkulu, sıcak bir atmosferi olurdu. bir de adana'da sahaya terlik atmak meşhurdur, seyirciler sinirlenince sahaya ayakkabı, terlik atarlar. ben maçları sahadan seyrederdim.
Yavuz yıldırım Mustafa Uçar'ın derleyip kitapa aktardığı Güntekin onayın anıları.

Adanaspor 1980 1981 sezonu 2





atilla türker'in 2003 yılında ümit yayıncılık tarafından yayınlanan, "ah şu futbolcular" kitabında yer alan sadık deda biyografisi ve bu maçla ilgili sadık deda'nın anısı şöyle;

müthiş bir hakemdi... çok koşardı, pozisyonları yakından takip ederdi. özellikle ceza alanı içinde acımasız davranır, penaltıyı anında çalardı. bu yüzden adı yıllarca “penaltıcı sadık” olarak anıldı. türk futbol tarihinin en popüler hakemlerinden biri oldu. cesur kararları ile bir döneme damgasını vurdu. kendi vurduğu damga yetmemiş olacak ki, oğlu cem de hakemliğe soyundu. hem de çok soyundu... sadık oğlu cem, 20’li yaşın ortalarında a klasmanını zorlayan isim oldu.

öyle bir dönem yaşıyordum ki... çok formdaydım... derby maçlarının önemli bölümünü ben yönetiyordum. sezon 80 - 81 olsa gerek... fenerbahçe-adanaspor maçında görevliydim... selçuk yula'yı bilirsiniz tabii... halen futbol yazarlığı yapan selçuk, o sıralarda fırtına gibi esiyordu. müthiş driplingi, zekası, çabukluğu ve fırsatçılığı ile rakip savunmaları hallaç pamuğu gibi dağıtıyordu. işte bu selçuk, müsabakanın sonlarına doğru topla buluştu ve driplinge başladı. karşısına timuçin çuğ çıktı. timuçin de çabuk bir futbolcuydu. selçuk topu biraz açtı... timuçin de seri bir hareketle çift daldı ve... selçuk'un topa hafif bir dürtmesi ile timuçin adeta taça çıktı. ben de pozisyonu yakından takip ediyorum ya... önümden yatarak geçen timuçin'e çarpmayayım dedim... aniden üzerinden atladım. işte olay bundan sonra başlıyor. hızımı alamadım... duramadım... adeta freni patlamış araba gibi bodoslama gitmeye başladım. sonunda da... inanılacak gibi değil ama... hangi adi görevli açık bırakmışsa bırakmış... açık olan çıkış tü nelinden içeri tepetaklak düştüm... resmen tepetaklak düştüm... insan bir kere düşmeye görsün!.. merdivenlerden aşağı baş aşağı indim. indim indim... kıç üstü oturdum... çıkış tünelinin içindeydim artık... ne olduğunu anlayamadan, dünyam kararmıştı. her yer karanlıktı. ışık yoktu. saha ile ilişkim kesilmişti. hiç bir şey göremiyordum. kaderim ile baş başaydım. hemen elimi yüzüme götürdüm... elime kan geldi... ciddi şekilde yaralanmıştım... ağzım burnum kan içindeydi. mendilimi çıkarttım... kanı sildim... aradan yaklaşık bir dakika falan geçti... ne gelen vardı ne giden... ben hala tüneldeydim!.. çok sinirlendim... hızla merdivenleri çıktım... saha kenarına geldim. ya, yok böyle bir şey... niye biliyor musunuz?.. oyun devam ediyordu... evet evet, sahada hakem yoktu ama oyun devam ediyordu. ve top fenerbahçe yarı alanında oynanıyordu. ne acı... ne garip... ne ilginç... kimse benim eksikliğimi hissetmemişti!.. yazıklar olsun!..

hızla sahaya girdim... mücadelenin olduğu yere gittim... düdüğü çaldım. oyun durdu... herkes şaşırdı... öyle ya onlara göre oyunun durması için hiç bir sebep yoktu. benim için ise çok sebep vardı!.. adanasporlu futbolcular etrafımı sardı: "hocam ne oldu?.." utanmadan bir de soruyorlardı. sert bir karşılık verdim: "fazla konuşmayın... boşuna düdük çalacak değiliz ya!.." fenerbahçeli futbolculara döndüm ve uyardım: "ofsayt var... hem de açık ofsayt... endirekt serbest vuruş ile oyunu başlatın..." otoriter oluşumun faydasını gördüm... kimse itiraz etmedi!.. edemedi!.. oyun o şekilde başladı. kazasız belasız da bitti!.. ama en ilginci ertesi gün oldu... maçı yorumlayan spor yazarı togay bayatlı, benim çok iyi bir yönetim gösterdiğimi belirtiyordu. methiyeler düzüyordu... halen dünya spor yazarları birliği başkanı olan bayatlı, beni yere göğe sığdıramıyordu. son cümlede de "sadık deda o kadar iyi bir yönetim gösterdi ki varlığı ile yokluğu hiç hissedilmedi" şeklinde ifade kullanıyordu... yazısının başlığı ise aynen şuydu: "hakem sahada yoktu!..
adanaspor kafilesi fenerbahçe maçının dönüşünde, adana-pozantı yakınlarında trafik kazası geçirmiş, bu kazada teknik direktör sami bayraktar’la beraber futbolculardan rafet akkaya, hakan ece ve faik algan vefat etmişlerdir

2 Nisan 2010 Cuma