Facebook sayfamızı ziyaret ediniz.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

16 Ocak 2011 Pazar

Ölümünün 3. Yıl dönümünde Gündüz Hoca’yı saygı ile anıyoruz


Ölümünün 3. Yıl dönümünde Gündüz Hoca’yı saygı ile anıyoruz

Gündüz hocadan nostaljik açıklamalar.

Adanaspor Antrenörü olarak lig boyunca belli aritmetik hesaplar yapmadım. Fakat takımıma daima güvendim.

Bu gün lig ikincisiyiz…
Türkiye standartlarının ilerisinde bir takım oluşturduk. Dinlenme, kamp, dersane, idari bölüm, ayrı okul binası ile sıkıntımız olmadı, Fakat saha problemi bütün kulüplerimizde olduğu gibi daima karşımızda oldu.

Birinci hazırlık dönemimizin çok olumlu gelişmeler sağladığını belirtmeliyim. Özellikle oyun sistemimizin dengesi ve kaliteleri üzerinde gelişmeler elde ettik. Ancak yeterli olmayan bir zaman içerisindeki 4 hafta bu sonuca ulaşmamız gerçekçi bir yaklaşım değildir. Olamaz da…
Örneğin sadece fizik kalitenin gelişimi için 6 haftalık bir zaman yeterliliği söz konusu olunca, aşırı iyimser konuşmak aldatıcı olur.
Transferi tümüyle ben gerçekleştirdim. Ancak kadromuza gelen oyuncuların yüzde 100 randıman vermediğini söyleyemem. Futbolculuk kalitesinin noksanlığı verimi azaltan neden değildir. Psikolojik faktörler adaptasyon noksanlığı, intibasızlık, sakatlık ve teknik uyumsuzluk, randımanı azaltmıştır. Ancak kiralanan Bora’nın katkısı büyüktür.12 yıllık antrenörlük dönemimde ilk kullandığım kiralık oyuncunun başarısı beni ayrıca sevindiren bir olaydır.
Hazırlık maçları lig için bize en iyi sinyali verdi diyebilirim. Öylesine ki,10 hazırlık karşılaşmasından hiç kaybetmedik.25 gol atıp 9 gol yedik. Bu umudu lig öncesi yaşarken, lige başladığımız ve 3–0 yenilgi ile kapadığımız Zonguldakspor maçı sonrası bile yitirmedik. Lig sonuna kadar da taşıdım.
Lige başlarken lig sonu arimetik bir hesap yapmadım. Yeni rakam olarak şu hedefe ulaşırız demedim. Şampiyonluk öykülerinden de bahsetmedik. Bir yıl önce kümede kalma uğraşı veren takımın belirli bir barajı geçmesi gereğine inandım.
Büyük bir çapta şanssızlıklar olmadı. Şanssız kaybettiğimiz oyunların dışında… Zaten kaderci bir topluluk olmadığımızı oyuncularıma her zaman belirttim.
Türk standartlarının ilerisinde bir tesis oluşturduk. Dinlenme, beslenme, kamp, dersane, idari bölüm, ayrı okul binası ile hiçbir sıkıntımız olmadı. Saha yönünden tüm takımların karşılaştığı sorunları biz de sırtladık.
Kış ayların ağır iklim koşullarında ulaşım zorlukları ile karşılaştık. Yolda kaldık, yola devam zorunluluğu ile klâs yorgunluklarla karşılaştık.
Aynı başkanın kabinesinde 3 ayrı yönetimle çalışma zorunluluğu ile karşılaştık. Yönetim kargaşası ve uyumsuzluğu Adanaspor’un en büyük sorunu olarak lig sonuna kadar devam etti. Başkanın parasal açıdan ağır yükümlülükler taşıması tıkanıklık meydana getirdi. Nitekim son 1,5 ayımızı başkan ve yönetimsiz bitirmek zorunluluğunu ortaya çıkardı.
Hakemleri genelde kullanmayacağım ama 5 maçımızı yöneten 5 hakem maçların sonuçları üzerinde olumsuz etki meydana getirdiler ve bu etkinlik hem puanımızı, hem oyuncumuzu, hem de moralimizi aldı götürdü. Böylesine hataların kötü niyetle yapıldığı inancında değilim.
Bu bir yıl içerisinde 3 ayrı federasyon görev başına geldi. Düşünceler pratiğe dönüştürülmeden sezon bitti. Yeni federasyonun reformist girişimlerini ve futbolcumuz adına etkinliklerini gelecekte görüşeceğiz. Ancak, değerlendirme o zaman yapılabilir.
İlk yarıda düşündüğümüzün üzerinde puan, sıralama elde ettik. Bu da bize ligde hedef tayin etmemiz açısından yardımcı oldu. Trabzonspor’un şampiyonluğunu olağan karşılıyorum. Hiç olmazsa, ligdeki geçen yılın istikrarını korudu. Böylesine bir çizgiyi baz olarak kabul ederken, en büyük çıkışa Adanaspor’un ulaştığı gerçeği ortayaçıkar. Ayrıca, Gaziantepspor, Bjk ve Kocaelispor da çıkış çizgisine bulunan takımlar. Başta FB ve Zonguldakspor olmak üzere özellikle Orduspor büyük düşüş kaybeden takımlar…
İlk yarının sonunda böylesine bir hedefe ulaşmak için bir düşünce ortaya çıktı. Bunu hemen muhafaza ettik, ayrıca lideri zaman zaman zorladık. Ligin heyecanını yitirmesine mani olduk, Yani, üzerimizdeki sorumluluğu Türk futbolu adına fazlası ile yerine getirdik. Geçen yıl ligin bitimi ile genel bir görüş ortaya çıktı.”Oynan oyun futbola benzemiyor, puan kısır, gol yok, genelde kalite yok.”Çözüm:”Türk antrenörleri sınıfta kaldılar” yabancı kaliteli hocaya evet diyelim… En kalitelileri geldiler. Bu sefer sınıfta kalan Türk antrenörü değil,Türk futbolu oldu…Çünkü,bu düşünce,bu arayış ve anlayış içerisinde oynanan oyunun kalitesinden söz edersek, akılları değil ahmakları güldürürüz…Yabancı çalıştırıcıların reklam açısından katkılarını inkar edemeyiz.Güzellik yarışmaları,hindi dolmalar,yumrukların resimlenmesi,futbolumuz adına olmasa bile milletimiz adına utanç verici reklamlardır.Başkaca bir katkı aranıyorsa ben çalışma yöntemlerini bilemiyorum.Lig süresince,Malik,Timuçin,Bora,B.Mustafa,Şevket Adanaspor,Sinan Eskişehirspor,Tüm Trabzonsporlu oyuncular,Zonguldaksporlu Ersoy,Volkan Gaziantesporlu Yaşar,Bolusporlu Halil İbrahim,Demirsporlu Rasim,Paşa Hüseyin,Eren takımlarının aldıkları sonucu etkileyen isimlerdi.
Lig klasmanında Trabzonspor’un dışında alınan sonuçlar şaşırtıcı, kupada ise, tamamen sürpriz Ankaragücü’nü kutlamak gerek… Sonuç olarak,1980–81 sezonunu günahlarımız ve sevaplarımızla geride bıraktık. Şimdi hedef,81–82 futbol sezonu. Önümüzdeki yılın tüm takımlara hayırlı olmasını dilerim.

26/05/1981

24 Kasım 2010 Çarşamba

11 ayrı kulüpte forma giyen Salih, şimdi tantunicilik yapıyor

11 ayrı kulüpte forma giyen Salih, şimdi tantunicilik yapıyor

Adana amatör küme takımlarından Denizlispor`da 1987 yılında futbola başladı, 2001 yılına kadar profesyonel olarak yeşil sahalarda top koşturdu. Kendisini ilk keşfeden ise Adanaspor genç takımında oynarken, Gündüz Tekin Onay oldu. 18 yaşında Adanaspor     

Adana amatör küme takımlarından Denizlispor`da 1987 yılında futbola başladı, 2001 yılına kadar profesyonel olarak yeşil sahalarda top koşturdu. Kendisini ilk keşfeden ise Adanaspor genç takımında oynarken, Gündüz Tekin Onay oldu. 18 yaşında Adanaspor`un A takımına alındı, Dorde Miliç ve Sakıp Özberk gibi ünlü teknik adamlarla da çalıştı. Sözünü ettiğimiz kişi Salih Ağlamaz. 1989 yılında Adanaspor`da profesyonel olduktan sonra geçen 12 yıllık süreçte futbolcu Salih`in oynamadığı kulüp kalmadı. Adana, Adana Demir, K.Maraş, Diyarbakır, Soma Linyit, Yeni Salihli, Isparta, Ceyhan, Konya Mobella, Seyhan Bld., Niğde takımlarına hizmet etti. Şu anda kendi adını verdiği `Salih Hoca`nın yeri` isimli tantuni (bir kebap türü) dükkânı işletiyor. Ayrıca teknik direktör diploması da olan ağlamaz, G.Saray Futbol Okulu`nun antrenörlüğünü yapıyor. Hedefinin Ersun Yanal ve Fatih Terim gibi Türk futboluna hizmet vermek olduğunu söyleyen ağlamaz, 12 yıllık profesyonel futbol hayatından hatırı sayılır bir meblağ kazandığını kaydederek, bu kadar çok kulüpte oynamasını ise şöyle açıklıyor: `Her gittiğim kulüple bir yıllık mukavele yapardım. Türkiye`de enflasyon rakamları malum yüksekti. Ben de aileme bakmak zorundaydım. Enflasyon oranını göz önüne alarak her gittiğim yerde transferimi bir yıllık yaptım diyor.



Zaman Gazetesi 2005 yayını.
Abdullah Yangın, Adana

23 Kasım 2010 Salı

Adanaspor ve Dorde Miliç…

Miliç:Her şeye Adanaspor için katlanıyorum…Eğer Federasyon çalışma izni vermezse sezon sonu ülkeme döneceğim.
Adanaspor ve Dorde Miliç…
Üç-beş yıl önce Miliç’siz bir Adanaspor düşünülemezdi… Güney’in Turuncu-Beyazlı denildimi, akla hemen Miliç gelirdi… Attığı goller ve oynadığı futbolla Adanaspor’un adeta sembolü olmuştu Yogaslav futbolcu…

Şimdi yan yana, yine iç içe bu iki isim…
Ama bir farkla… Miliç artık futbolcu olarak değil, teknik adam olarak Adanaspor’da… Hem de, sıradan bir teknik adam olarak değil, bunalımlı bir dönem geçiren Adanaspor’u en alt sıradan alıp, sessiz ve derinden aydınlığa çıkaran bir futbol adamı olarak…
Miliç kasım ayında ‘’son umut’’ olarak Adana’ya geldiği zaman Adanaspor dört puanla 16.sırada bulunuyordu…
Turuncu-beyazlı takım şimdi 20 puanla sekizinci sıraya yerleşmiş durumda… Bursaspor’un aynı puanla, ancak averaj üstünlüğü ile dördüncü sırada bulunduğunu anımsatırsak, Adanaspor’un ve de Miliç’in az zamanda büyük işler başardıkları da kendiliğinden ortaya çıkacak…
—Eee Miliç işler iyi gidiyor ama hiç sesin çıkmıyor…
-Ben konuşmayı değil, iş yapmayı severim…
—Bu kadar kısa zaman ortaya çıkan başarıyı neye bağlıyorsun?
—İyice bakıldığında bu başarının bir kişiye bağlı olmadığı görülecektir… Başarıda kendimi üçüncü sıraya koyuyorum… İlk sarayı futbolcularım, ikinci sırayı yöneticiler alıyor…
—İşe başladığın zamanki Adanaspor’la şimdiki arasında ne gibi farklar var?
—Açık söyleyim işe başladığım gün karşımda ruhsuz bir takım buldum… Şanssızlıklar da üst üste binmiş, takım bir sakatlar topluluğuna dönüşmüştü…
Necip, Ertuğrul, Harun, Vedat, Selahattin ve İsa ardı ardına sakatlanarak kadrodan ayrı kalmışlardı… Şu ana kadar Adanaspor’un gerçek 11’ini sahaya çıkartamadım…
—İyi ama ortada inanılmaz bir tırmanış var… Bunun nedenleri olmalı…
—Şu kadarını söyleyeyim, Türkiye’yi ve Türkleri çok iyi tanıyorum… Dört yıl Adanaspor’da, iki yıl Beşkiktaş’ta futbol oynadım… Hiçbir şey benim için yabancı değil… Belki de tırmanışta bunun rolü olmuştur… Üstelik ben Adana’yı çok seviyorum… Adanalı da beni çok seviyor… Bir İsa, bir Selahattin ve sakatlar takıma yerleştikten sonra öyle umuyorum ki, başarımız daha da artacak… Takımın başında olduğum süre içinde dışarıda oynadığımız 5 maçta dört puan aldık… Kendi sahamızdaki yedi maçın 5’ini halibiyetle kapattık. Geldiğimden beri sadece Galatasaray’a yenildik… Sekiz lig maçında hiç gol yemediğimizi de hatırlatmak isterim… Belki oynadığımız oyun otoritelerin gözüne hoş gelmeyebilir ama, biz öncelikle sonuca gereksinme duyuyoruz… Ve değişik futbol oynuyoruz.
—Peki, Adanaspor için iyi bir derece söz konusu olabilir mi?
—Ben Türkiye’ye Adanaspor’un kümede kalmasına yardımcı olmak için geldim… Herhangi bir iddiada bulunamam… Sadece kümede kalacağımızı söyleyebilirim...
—Ancak futbol federosyonu sana Türkiye’de gerekli çalışma izni vermiş değil… Bunu nasıl karşılıyorsun?
—Bu konuda Adanaspor’un sayısız girişimleri oldu… Ancak bir sonuç çıkmadı… Ben Yogoslavya’da Yüksek Spor Okulu’nu bitirdim… İzinsiz çalıştığım için Türkiye’de turist olarak kalıyor ve takımımı trübünden izliyorum. Adanaspor için bugün buna katlanıyorum. Ancak gerekli izin verilmezse kesin konuşuyorum, sezon sonu memleketime dönerim…

İlker ateş’in 1978 yılı röportajından.

7 Kasım 2010 Pazar

6 Kasım 2010 Cumartesi

3 Kasım 2010 Çarşamba

2 Kasım 2010 Salı