Facebook sayfamızı ziyaret ediniz.
14 Nisan 2009 Salı
Feyzullah Küçük.
Top ondayken tribün bilirdi ki bir şeyler olacak. Gol olacak veya net bir gol pozisyonu yaşanacak; taraftar sonu bilinen, belki tahmin edilen bir coşkuyla ayakta olacak. O zamanlar “takım aşkına taraftar ayağa” sloganına zaten gerek yok, çünkü Feyzullah buna tek başına bile yapabilecektir. Bilirdik.
Onun kendine özgü ve binlerle ifade edilebilecek bir taraftar kitlesi vardı. Feyzullah’ı seyretmek, futbol denen o eğlenceli etkinliğin haz alma hissini tatmin etmeye yeterdi. Bizim Maradona’mızdı desem abartmış olmam. Hatırlayanlara sormak bile yeter.
Nejat’la organize ettikleri frikikler unutulmaz. Malum noktada bir serbest vuruş düdüğüne biz penaltı muamelesi yapar öyle sevinirdik. Nejat topu hafifçe havalandırırdı, Feyzullah vururdu ve gol olurdu. Bu kadar basitti eylem.
Yine dar zamanlarımızdı, tribünün tepkisi olur olmaz yerlere isabet eden deli maytaplar gibiydi. Birinde Feyzullah’a geldi bu tepki. Ki o söz konusu maçta da en çok savaşandı. Feyzullah, kendisine yöneltilen “tepkileri” duyduğu yerden bir bakış fırlatmıştı maratona, adeta o anda buz kesmişti tribün veya bir ‘Tarantino’ filminde her şey ağır çekim seyrediyordu o zaman… Sanki bin yıl süren bir sessizlik olmuştu. Evet, bir tepki olurdu belki futbolcuya, hak edeni de vardır; ama işte o saat itibariyle uzayın boşluğunda savrulmuş o acı sözlerin muhatabı asla Feyzullah olmayacaktı. O bakıştan bu böyle bilinecekti.
Derken, ilerleyen dakikalarda o sitemkâr bakışı bıraktığı noktadan (kuzey kale arkasına, orta saha ile ceza sahası arasında bir yerden) öyle bir şut çekti ki Feyzullah, o topu ne kaleci gördü, ne ben gördüm ne de tribün gördü. Bize kalan gole sevinmekti artık. Ama Feyzullah yalnızca bir “futbolcu onuruyla” o golden sonra takımının galibiyetinin peşine düşmüştü yine, tribünden basit bir intikamın değil.
Adanaspor’un mazisine dönüp baktığınızda orada, hem de güzel bir yerde Feyzullah’ı göreceksiniz.
Kaplanpencha blogspot
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder